Eğitim ve Gelişim Uzmanlarının Bilmesi Gereken Öğrenme Psikolojisi İlkeleri

Eğitim ve gelişim uzmanları, psikolojiyi kullanarak kullanıcı katılımını nasıl artırabilir? Başarılı bir eğitim için derlediğimiz öğrenme psikolojisi ilkelerine bakalım.

Eğitim ve Gelişim Uzmanlarının Bilmesi Gereken Öğrenme Psikolojisi İlkeleri

Öğrenme Psikolojisi İlkeleri ile Kullanıcı Katılımını Artırma

Psikoloji ve öğrenme birbirlerine yabancı olmayan kavramlar. Binlerce yıl önce Platon ve Aristoteles gibi Yunan filozofları, öğrenme eylemini açıklayabilmek için zihnin iç işleyişi ile ilgileniyorlardı. Daha modern tarihte ise Pavlov ve Vygotsky gibi teorisyenler, insanların bilgiyi nasıl edindiğini ve hangi faktörlerin öğrenme sürecini etkilediğini açıklamaya çalıştılar. Bu yazıda Pavlov’un köpek deneyinde olduğu gibi kullanıcılarınızı zil duyduğunda salya salgılamaya nasıl şartlandıracağınız hakkında konuşmayacağız, ancak son yılların eğitim psikologları tarafından formüle edilen öğrenme psikolojisi ilkelerinden çıkarabileceğimiz derslere odaklanacağız.

Bu yazıda, tüm eğitim ve gelişim uzmanlarının bilmesi gereken psikoloji ilkelerinden bahsedeceğiz. Eğitimlerin geliştirilmesinin arkasındaki teoriyi bilmek, kullanıcı performansını ve bilgi birikimini nasıl artıracağınızı anlamanıza yardımcı olacaktır.

Eğitim ve Gelişim Uzmanları için Psikoloji İlkeleri

1. Ön Bilgi Öğrenmeyi Etkiler

Kullanıcı katılımını olumsuz yönde etkilediğini söyleyebileceğimiz bir şey varsa o da öğretmenlerin kullanıcıların ön bilgi düzeylerini yanlış değerlendirmeleridir. Öğretmenler, kullanıcıların konu hakkında hiçbir şey bilmediklerini düşünürlerse eğitim materyali çok temel hale gelir ve kullanıcıların gelişimlerine hiçbir değer katmaz. Zıt durumda, yani konu hakkında ön bilgilerini sahip olduğunu düşündüğünde ise öğretmen, öğrencilerin eğitim materyali hakkında derin anlayış kazanmaları için gerekli olan bilgileri atlar. Kendinizi bu iki durumda bulmaktan kaçınmak için eğitime temel değerlendirme oturumu ile başlayabilir, daha sonra ise bu sonuçları güçlü ve zayıf yönleri belirlemek ve eğitim materyalini kullanıcı için ilgi çekici ve tekrara düşmeyecek şekilde formüle etmek için kullanabilirsiniz.

2. Yaparak Öğrenme

Amacınız teşvik edici ve eğitici bir eğitim ortamı yaratmaksa, "otur, dinle ve git" modeli size en uygun model olmayabilir. Araştırmalar, kullanıcıların öğrenme sürecinde aktif katılımcı olduklarında daha fazla bilgi tutabildiklerini göstermiştir. Yani kullanıcılar uygulamalı etkinliklere, simülasyonlara, grup tartışmalarına, sınavlara, onları hareket ettiren etkinliklere ve konuyu pekiştirmelerini sağlayacak diğer etkinliklere katıldıklarında çok daha iyi öğrenirler.  Bu tür etkinlikler kullanıcıların ilgisini çeker, güvenlerini ve yaratıcılıklarını geliştirir ve yeni bilgileri uzun süreli hafızalarında başarıyla kodlar.

3. Motivasyonu Artırma

Göz önünde bulundurmanız gereken bir diğer öğrenme psikolojisi ilkesi, başarılı eğitimin motive olmuş kullanıcılar anlamına geldiğidir. İlgisiz kullanıcılar eğitime muhtemelen asgari düzeyde katılım sağlayacak ve kendilerine öğretilenlerin çoğunu eğitimden hemen sonra unutacaklardır. Neyse ki kullanıcıları motive etmenin birçok yolu bulunuyor. Bu yollardan biri, eğitimin önemini ve gerçek hayattaki uygulamasını açıklamaktır. Böylece kullanıcılar eğitim aldıkları vakit sürecinde yapabilecekleri daha iyi bir şey olup olmadığını düşünmek yerine eğitime odaklanırlar. Bir başka yararlı araç da hedef belirleme yoluyla motivasyon sağlamaktır. Kullanıcıları kendi kişisel hedeflerini belirlemeye teşvik edebilirsiniz, böylece kendileri için önemli olan bir şey için çalışıyorlarmış gibi hissedeceklerdir.

4. Eğitimi Sosyal Tutma

Bu ilke sosyal psikolojiden gelir, öğrenme eylemi temelde sosyal bir süreç olduğu için bunu eğitim hedefleri için de kullanabiliriz. İşbirliğini ve ekip çalışmasını teşvik eden bir eğitim ortamı oluşturarak ve kullanıcılarınızı ekip çalışmasından ve farklı görüşlerden yararlanmasını sağlayarak sosyal öğrenme ortamı oluşturabilirsiniz. Ancak sağlıklı rekabeti teşvik etmeyi unutmayın, çünkü kullanıcıların korkmasını ve geri çekilmesini istemezsiniz. Bunun yerine, herkesin ilerlemesine yardımcı olmayı amaçlayacak bir iş birliği kültürü geliştirmelisiniz.

5. Geri Bildirim Sağlama

Öğretmenin işi bilgi vermek, kavramları açıklamak ve eğitim oturumları için gerekli düzenlemeleri yapmaktır. Fakat kullanıcıların öğretmenlerden beklediği başka bir şey daha bulunur: ilerlemeleri hakkında geri bildirim vermeleri. Geri bildirim, kullanıcıların iyi oldukları ve geliştirmeleri gereken yerleri öğrenerek kendi performanslarını değerlendirmelerini sağlar. Bir öğretmen olarak, açık, olumlu ve zamana uygun tavsiyeler sunmayı unutmayın. Bu şekilde kullanıcıların geri bildirimleri uygulamalarına ve öğrenme ilerlemelerinde olumlu bir değişiklik yapmalarına yardımcı olursunuz.

6. Öz Yönlendirmeyi Teşvik Etme

Eğitimde öğretmenin rolü şüphesiz kritiktir, ancak bu öğrenme psikolojisi ilkesi bize kullanıcıların kendi öğrenme deneyimlerinden sorumlu olmaları gerektiğini hatırlatır. Öz-yönlendirme kavramı ile organizasyon, öz kontrol, dikkat ve hafıza stratejileri gibi modelleme veya doğrudan öğretim yoluyla teşvik edilebilecek becerilere atıfta bulunuruz. Kullanıcıları kişisel hedefler belirlemeye, tercih ettikleri öğrenme yöntemini seçmeye, kendi programlarını düzenlemeye, dikkat dağıtıcı şeylerden kaçınmaya veya eğitim materyalini daha küçük parçalara ayırmaya teşvik edebilirsiniz. Ayrıca katılımlarını ve dikkatlerini yüksek seviyelerde tutmak için yeterli mola vermelerini da sağlayabilirsiniz.

Sonuç

Eğitim programları daha öğrenci merkezli hale geldikçe psikoloji gibi diğer ilkelerden elde edilen bilgiler kesinlikle tartışma konusu haline gelecektir. Konuşabileceğimiz daha birçok öğrenme psikolojisi ilkesi olmasına rağmen bu ilkelerin eğitim programınızı başarılı kılacak ana unsurları yakaladığına inanıyoruz.