4. İstanbul Eğitim Zirvesi’nde Yapay Zeka ve Öğrenme Ele Alındı

4. İstanbul Eğitim Zirvesi’nde yapay zeka ve öğrenme odaklı oturumlarda, GPT teknolojilerinin eğitimdeki etkisi, yapay zekanın insani ve ahlaki değerlerle ilişkilendirilmesi ile öğrenci gelişimi için stratejik bir yatırım olarak değerlendirilmesi ele alındı.

4. İstanbul Eğitim Zirvesi’nde Yapay Zeka ve Öğrenme Ele Alındı

Türkiye Maarif Vakfı tarafından çevrim içi düzenlenen ve Anadolu Ajansının (AA) Global İletişim Ortağı olduğu 4. İstanbul Eğitim Zirvesi’nin ikinci gününde “yapay zeka ve öğrenme” teması ele alındı. Zirvenin ana konuşmacısı, University College London bünyesinde yapay zeka ve öğrenme alanında çalışmalar yürüten Prof. Dr. Mutlu Çukurova, özellikle GPT gibi yaratıcı teknolojilerle önemli gelişmeler elde edildiğine dikkat çekti.

Yapay zeka (YZ) modellerinin içerik üretimi alanındaki başarısını vurgulayan Çukurova, “Yapay zeka, insanlarla doğal dil işleme sistemleri, yüzlerce ses ve resim kullanarak iletişim kuruyor. Öğrencilerin yapay zekayı öğrenmesi stratejik bir yatırım olarak değerlendiriliyor” dedi. Eğitimde yapay zekanın kullanımının insan gücünü desteklediğini belirten Çukurova, ayrıca sistemdeki ayrımcılıkları azaltma potansiyeli bulunduğuna dikkat çekti ve eğitimciler ile politika yapıcıların bu vizyona ulaşmak için yapay zekadan yararlanabileceğini ifade etti.

İnsani, ahlaki ve geleneksel değerlerin güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Çukurova, geçmişte yalnızca insanlara özgü kabul edilen birçok görevin yapay zekaya devredilmesinin heyecan verici olmakla birlikte çeşitli sorular ortaya çıkardığını söyledi. Bu noktada, yapay zekanın insanlığa özgü temel nitelikleri gözeterek kullanılmasının önemine işaret etti.

“Yapay zeka insan gibi düşünmez” diyen Çukurova, yapay zekanın duygusal işlem yapmadığını, ahlaki değerlendirmeler üretmediğini ve tasarlanmış bir bilinç olduğunu hatırlattı. Yapay zekanın sadece verilerden yola çıkarak belli parametreler çerçevesinde öngörülerde bulunduğunu, hangi sorunu çözdüğünün farkında olmadığını ve etik-ahlaki değerler konusunda içsel bir algıya sahip olmadığını vurguladı.

İnsan ve yapay zeka arasındaki farklara değinen Çukurova, insan zihninin duygusal boyutuna dikkat çekti. İnsanların, yapay zekanın henüz yapamadığı pek çok şeyi başarabildiğini, buna karşın yapay zekanın da bazı alanlarda insanlardan üstün performans gösterebildiğini ifade etti. Ancak yapay zekanın insandan “daha zeki” olarak tanımlanmasının doğru olmadığını belirten Çukurova, yapay zekanın asıl gücünün eğitim süreçlerini kolaylaştırma, bağlamsal sistemler oluşturma ve insan gelişimini eğitsel açıdan desteklemede yattığını söyledi.

Tüm bu gelişmeler ışığında Edtech Türkiye olarak şunu söyleyebiliriz: Yapay zekanın eğitimdeki yükselişi, öğrenme süreçlerini kişiselleştirerek ve küresel ölçekte erişilebilir hale getirerek köklü bir dönüşüm yaratma potansiyeline sahip. Bu dönüşümü sürdürülebilir ve insancıl kılmak için insani değerler, etik ilkeler ve kültürel altyapının korunmasına özen gösterilmeli. Eğitimde yapay zekayı “aracı” konumunda tutmak; teknolojik becerilerin yanı sıra empati, eleştirel düşünme ve kültürel zenginliği gözeten bütüncül bir eğitim anlayışının desteklenmesini mümkün kılacaktır.