Geleneksel Öğrenmeden Mikro Öğrenmeye Geçiş

Geleneksel e-öğrenme, yerini mikro öğrenmeye bırakıyor. Peki neden?

Geleneksel Öğrenmeden Mikro Öğrenmeye Geçiş

Mikro Öğrenmeyi Benimsemek İçin Nedenler

İnsanlar her koşulda meraklı ve deneysel olma eğilimindedir. Ürettiğimiz ürünleri mükemmelleştirme konusundaki sürekli çabalarımız, daha iyi versiyonlarının icat edilmesine yol açarak önceki ürünleri modası geçmiş olarak algılamamıza neden oluyor.

Bu evrim her alanda etkilidir. Eğlence ve eğitim gibi alanlar da buna dahil. Farklı kişilerin blog yazıları yazmasıyla başlayan blogging alanı, mikroblogging’e, yani Twitter’a dönüştü. Benzer şekilde, YouTube gibi platformlardaki video oynatma servisleri, TikTok ve Instagram Reels gibi mikro videolara dönüştü. Eğitim ve öğretim alanından bahsetmişken, son yıllardaki bu değişim, eğitim alanındaki birkaç basmakalıp yargıyı da değiştirmeyi başardı. Örneğin:

  • Yoğun içerikli eğitimler hazırlama
  • Bilişsel yük yerine içeriğe öncelik verme
  • Kullanıcılar üzerindeki bilişsel yükü artıran eğitimleri tamamlamayı zorunlu kılma

Bu evrim, içerik bazlı, bilişsel yük seviyesine önem vermeyen ve tamamlanması zorunlu eğitimleri sonuç odaklı, bilişsel yük odaklı ve esnek olan mikro öğrenme eğitimlerine dönüştürmüştür. Mikro öğrenme, aynı anda hem çalışmak hem de eğitim almak durumunda olan çalışanlar için altın değerinde bir yaklaşımdır.

Mikro Öğrenme Neden Önemlidir?

1. Sonuç Odaklı Eğitimler

Yeni eğitim yaklaşımı, eğitim içeriğinden ziyade sonuca odaklanır. Öğretim tasarımcısı, e-öğrenmenin sonuca dayalı olmasını sağlamak için önce öğrenme hedeflerini planlar, daha sonra eğitim içeriğini bu hedeflere odaklı şekilde hazırlar. Öğretim tasarımcısı, doğru eylemleri kullanmak için Bloom’un taksonomisini temel alır.

2. Bilişsel Odaklı

Geleneksel e-öğrenme eğitimlerinin çoğu kullanıcılar üzerindeki bilişsel yükten ziyade içeriğe odaklanır. Bu da kullanıcıların zaman içinde yıpranmasına ve eğitimin genel başarısını düşürerek hedefine ulaşamamasına neden olur. Odağın içerikten farklı noktalara kayması ve içeriğin önemli kısmının görmezden gelinmesi olasılıkları bir hayli artar. Fakat mikro öğrenme, bu engellerden ve durumlardan kaçınarak eğitim sunmanın etkili bir yoludur. Ayrıca bu eğitimleri tasarlamak ve geliştirmek daha az zaman alır.

3. Esneklik

Geleneksel yaklaşımlarla hazırlanmış eğitimler, eğitim süresince kullanıcının dikkatini vermesini gerektirir, ki bu da kulağa gayet makul gelir. Fakat bu eğitimler 30 dakikadan fazla sürdüğünde kullanıcılar odaklarını kaybetmeye başlar. Mikro öğrenme tabanlı eğitimler, kullanıcıların odağı ve dikkat eşiği düşünülerek, konudan konuya değişmekle birlikte 5-7 dakika arasında olacak şekilde tasarlanmaktadır.

Mikro Öğrenme Hakkında Yanlış Bilinenler

Mikro öğrenme kavramı faydalı gibi görünse de alan uzmanları arasında ikilem yaratan ve bu yaklaşımın benimsenmesinden alıkoyan bazı noktalar vardır. Bunlardan birkaçına bakalım.

  • Mikro öğrenme, eğitim için kullanılamayacak kadar kısadır
    Etkisi göz önüne alındığında eğitimin süresi önemli değildir. Kısa gibi görünseler de bir kullanıcının eğitilmesi gereken konular ve kilit noktaları ihmal ve göz ardı edilmez.
  • Mikro öğrenme eğitimleri arasında bir süreklilik olmayabilir
    Mikro öğrenme eğitimleri, Netflix dizisinin bölümlerine oldukça benzer yapıdadır. Bir dizinin tamamı sürekliliğini kaybetmeden daha kısa bölümlere ayrılabiliyorsa, mikro öğrenme eğitimleri de aynı şekilde bölümlere ayrılabilir.
  • Eğitimler çok kısa parçalara bölünürse kullanıcılar nasıl değerlendirilecek?
    Öğretim tasarımcısı, mikro öğrenme kursları geliştirirken genel olarak kullanıcının konuyu / kavramı anlamasını değerlendirmek için her mikro eğitimin sonuna etkinliğin veya çoktan seçmeli soruların olduğu bir bilgi kontrolü bölümü ekler. Mikro öğrenme yaklaşımlı eğitimin sonunda da aynı prosedür bulunur. Tüm eğitim sonrasında bütün modülleri kapsayan bir soru & cevap etkinliği yapılarak ölçme ve değerlendirme yapılır. Böylece kullanıcılar her konuya ve tüm eğitime göre değerlendirilecektir.

Son Sözler

Bu yazının başında tartıştığımız gibi, insanlar bir kavramı veya ürünü geliştirdiğinde bir önceki yaklaşıma eskimiş gözüyle bakarız. Bu doğrultuda geleneksel e-öğrenmenin eski, mikro öğrenmenin ise geleneksel üzerine yapılmış trend gelişim olduğunu söyleyebiliriz. Tabii bu kavram sadece daha yeni bir yaklaşım olduğu için değil, aynı zamanda daha efektif bir yaklaşım olduğu için bir trend haline gelmiştir.