11 Online Eğitim Trendi ve Tahminleri

Online eğitim ilk olarak 1990'larda yüz yüze öğrenmeye ilave bir yöntem olarak hayata geçti.

11 Online Eğitim Trendi ve Tahminleri

Online eğitim ilk olarak 1990'larda yüz yüze öğrenmeye ilave bir yöntem olarak hayata geçti. Günümüze kadarki süreçte online eğitim, başlangıçta desteklemesi için tasarlandığı geleneksel eğitim yöntemini gölgede bırakarak trende uygun bir yaklaşıma dönüştü. Çok sayıda teknoloji ve online eğitim trendi, özellikle COVID-19 salgını nedeniyle yüz yüze etkileşimlerin sağlık riski oluşturduğu bir zamanda eğitmen liderliğindeki eğitimin azalan önemini daha da derinleştiren değişikliklere yol açtı.

E-öğrenmenin faydaları, eğitmen liderliğindeki eğitiminkine önemli ölçüde ağır basmaktadır. Örneğin, e-learning esnek, uygun maliyetli ve kullanışlıdır, zaman tasarrufu sağlar, teknoloji meraklısı Y ve Z kuşakları için uygundur. Fakat en son e-learning gelişmelerine hakim olmadan, en iyi LMS yazılımı kullanılsa bile bu faydaları elde etmek zor olabilir.

Bu yazıda, zeminin nasıl değiştiğini anlamanıza yardımcı olmak için en son e-learning trendlerini seçtik. Bunları anlamak, çalışanların gelişimi için etkili eğitim vermenizi sağlayacaktır. Ayrıca, istediğiniz yatırım getirisini elde etmek için çalışan eğitim stratejilerinizi değiştirmenize yardımcı olacaktır.

İlk bilgisayarlı eğitim kursunun 1960'larda geliştirildiğini biliyor muydunuz? Ancak, e-learning sektörünün gerçek manada gelişim süreci, internetin 1990'lardan itibaren yaygınlaşması ile başladı. Ve o zamandan beri, e-learning sektörü gelirleri yukarı yönde devam ediyor. 2000 yılından bu yana e-learning geliri %900 arttı (Brandon Hall Group, 2017) ve bu inanılmaz büyüme hızı yakın zamanda düşüş belirtileri göstermiyor.

Peki, e-learning'in bu müthiş büyümesine ne sebep oldu?

E-learning'in hızla büyümesinin ilk ve en belirgin nedeni dijitalleşmedir. Dijital bağlantıların ve cihazların hızlı gelişimi, e-learning'e istikrarlı büyüme için gereken ivmeyi verdi. Ayrıca, e-learning'in doğal maliyet etkinliği ve esnekliği pazar büyümesini teşvik ediyor. Ek olarak, e-learning'in kurumsal eğitimdeki önemi gittikçe daha fazla fark edilmeye başladı.

Örneğin, şirketler en iyi e-learning yazılım araçlarını kullanmanın verimliliği %30 artırabileceğini fark ettiler. Sadece bu değil, e-learning, çalışan katılımını %18 artırır ve genellikle %60'a kadar daha az çalışan süresi gerektirir (SHIFT e-learning, 2016). En önemlisi, e-learning, yüz yüze eğitime kıyasla daha iyi akılda kalıcılık oranlarına (%60'a kadar) sahiptir. Bu ve diğer faydalar görmezden gelmek için fazla caziptir. Örneğin, ABD'deki şirketlerin %77'sinin 2017'de (StrategyR) e-learning sistemlerini kullanması şaşırtıcı değildir.

Pandeminin bir sonucu olarak e-learning ortamı daha da değişecek. Bu süreçte, sanal öğrenmede %16'lık bir artış ve eğitmen liderliğindeki eğitimde %16'lık bir azalma olmuştur. Pandemiden etkilenen işletmelerin %62'si de eğitime daha fazla harcama yapmaktadır (e-Learning Industry, 2020).

E-learning sektörü, değişen öğrenme alışkanlıklarından, çok kuşaklı iş gücünün yükselişinden ve esnek ekonominin ortaya çıkmasından büyük ölçüde yararlanmıştır. 2020 için aşağıdaki e-learning trendleri ve tahminleri, modern iş gücünün ihtiyaçlarını karşılamak için öğrenme ve gelişiminizi dönüştürmenize yardımcı olacaktır.

1. Mobil Öğrenme
Hareketlilik, milyarlarca insan için günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. 2020'ye geldiğimizde bugün 6.95 milyardan fazla mobil kullanıcı var ve 2021'de bu sayının 7.1 milyara ulaşması bekleniyor (Statista, 2020). Bunu bir perspektife koymak için şöyle açıklayalım, 2020'de dünya nüfusu 7.75 milyar iken, tekil cep telefonu kullanıcılarının sayısı 5.19 milyardı. Bu, cep telefonlarının kullanım oranının %67 olduğu anlamına gelir (We Are Social, 2020).

Mobil kullanıcı sayısı arttıkça, giderek daha fazla insan mobil öğrenme imkanı talep ediyor. Mobil öğrenicilerin %99'u mobil öğrenmenin deneyimlerini geliştirdiğini iddia ediyor (eLogic Learning, 2017). Ayrıca, insanların %67'si mobil cihazlar aracılığıyla eğitime erişiyor. Bu oranlar arttıkça, şirketler mobil öğrenmeyi öğrenme ve geliştirme stratejilerinin bir parçası haline getiriyorlar.

Mobil öğrenme olgunluğa erişiyor. 2019'da masaüstü sürümlerini taklit eden mobil öğrenme çözümlerinin yaygınlaşması şaşırtıcı değildir. Mobil öğrenmenin tepe noktasını henüz görmemiş olsak da mobil teknolojinin dönüştürücü gücünü çoktan deneyimledik.

Mobil öğrenme birçok avantaj sağlar. Öğrencilerin istedikleri zaman ve yerde içerik tüketmelerine olanak tanır. Ayrıca, eğitmenlerin öğrencinin performansını yakından izlemelerine yardımcı olur. Mobil öğrenmenin erişilebilirlik ve esneklik gibi faydalarının, bu e-learning trendini 2021'de de devam ettireceğine inanıyoruz. Bu nedenle, mobil teknoloji, yüksek etkili öğrenme materyalleri sunmak için üç boyutlu teknolojilerle birleşirse şaşırmayın.

E-learning sektöründe mobil öğrenme uyumlu kurslardan, mobil öğrenme öncelikli kurslara geçiş olacak. Masaüstü kullanıcıları için e-learning içeriği oluşturmak ve daha sonra mobil kullanıcılara uyarlamak yerine, kaliteli bir mobil deneyim sağlamak için süreç tersine çevrilecektir. Bu, insanların pandemi nedeniyle uzaktan çalışmaya ve öğrenmeye devam ettiğinden dolayı özellikle önemlidir (eLearning Industry, 2020).

2. Sosyal Öğrenme
Çocukluk yıllarımızda tamamen başkalarından öğreniriz. Örneğin konuşmayı öğrenen bir bebek, ebeveynlerinden ve onu çevreleyen diğer insanlardan öğrenir. Sosyal öğrenme olarak bilinen bu öğrenme şekli, modern iş yerlerinde giderek daha kalıcı bir olgu haline geliyor. Bir Brandon Hall raporuna göre şirketlerin %73'ü, sosyal öğrenmeye yaptığı yatırımı artıracağını söylüyor (Gutenberg Technology).

Sosyal öğrenme, iş arkadaşları arasında basit bir işbirliği demektir. İnformal sohbetler, forumlar, öğrenme çevreleri ve paylaşım oturumları gibi çeşitli şekillerde gerçekleşen öğrenmedir. Sosyal öğrenmenin organik doğası onu son derece uygun maliyetli hale getirir. Ayrıca, sosyal platformların ve sağlam altyapıya sahip iletişim araçlarının müthiş büyümesi sayesinde sosyal eğitim erişilebilir, açık, verimlidir ve modern iş yerlerine uygulanabilir.

Son birkaç yılda şirketler sosyal öğrenmenin değerini fark ettiler. Bu öğrenme şekli kurumsal dünyada giderek daha fazla müşteri bulmaya başladı. Sosyal öğrenme daha fazla kullanılıyor ve yavaş yavaş formal eğitimden daha popüler hale geliyor.

3. Üç Boyutlu Teknolojilerin Kaçınılmaz Yükselişi
Yapay zeka (AI) gibi, üç boyutlu teknolojiler de e-learning'in çevresini değiştirme potansiyeline sahiptir. Bu teknolojiler arasında artırılmış gerçeklik (AR), sanal gerçeklik (VR) ve genişletilmiş gerçeklik (XR) bulunur.

AR, e-learning'de en yaygın üç boyutlu teknolojidir. Bu teknoloji, mevcut eğitim materyalini ilgi çekici görüntüler ve grafiklerle tamamlar. Temel amaç, öğrencilerde heyecan uyandıran ve dikkatlerini çeken, sarmalayan bir öğrenme deneyimi sunmaktır.

Örnek vermek gerekirse, sigorta şirketleri yangın veya afet denetimleri eğitimini geliştirmek için AR uygulayabilir. Tek yapmaları gereken gerçek bir evi yangın hasarlarının grafikleriyle kaplamaktır. Ardından, araştırmacıları yangının nerede başladığını nasıl belirleyecekleri konusunda eğitmek için ortaya çıkan görselleri kullanabilirler.

Öte yandan, VR 360 fotoğrafçılık, gerçek etkileşimler ve diğer ilginç unsurların kullanımını gerektirir. Bu özellikler teori ve gerçek uygulama arasındaki boşluğu kapatmak için birebirdir.

VR'ın diğer kullanımları arasında askeri ve tıp gibi alanlarda eğitim bulunmaktadır. Ayrıca, VR teknolojisi staj eğitimi ve grup öğrenimi gibi diğer alanlarda kendine yer bulmuştur. VR'ın uzaktan öğrenmeyi destekleme yeteneği, uzaktan çalışmanın yeni norm olduğu modern iş yerlerinde kurumsal eğitim için iyi zamanlanmış bir hamledir.

Şu anda bu teknolojiler hala emekleme aşamasında, ancak sağladıkları sonuçlar umut verici. Stanford Üniversitesi ve Danimarka Teknik Üniversitesi'nden araştırmacılar, sanal öğretimin öğrenme verimliliğinde %76'lık bir artışa neden olabileceğini saptamışlardır (Accenture, 2020). Bu arada, Atlanta'daki bir Tıp Üniversitesi, VR kullanarak eğitilen cerrahların geleneksel olarak eğitilenlere göre %40 daha az hata yaptığını tespit etti. Walmart, mağaza yöneticilerini VR kullanarak Black Friday için hazırlarken eğitim süresinde %80 tasarruf ettiğini bildirdi.

3D teknkolojiler, 2019'daki en iyi e-öğrenme trendlerinden biriydi ve etkisi yakın gelecekte de devam edecek.

4. Mikro Öğrenme
Çalışanların ortalama olarak çalışma haftasının sadece %1'ini mesleki gelişime adama imkânları vardır. Yani bir çalışanın 40 saatlik bir haftada eğitim için sadece 24 dakikası vardır (eLogic Learning, 2017). Şunu kabul edelim; bu sınırlı süre ile çalışanların derinlemesine içerik tüketmesi pratik değildir. Mikro öğrenmenin devreye girdiği yer de işte tam olarak burasıdır.

Mikro öğrenme, hızlı bilgi tüketimini ve akılda kalıcılığı kolaylaştırmak için öğrencilere küçük parçalar halinde içerik sağlama yöntemidir. Genel olarak mikro öğrenmede, kısa öğrenme içerikleri (2-7 dakika) uzun metinlerin ağır içeriğine tercih edilir. Kolay tüketilebilen bu bilgi parçaları, öğrencilerin belirli bir hedefe ulaşmalarına yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Bu şekilde, yoğun iş yerlerindeki öğrenciler öğrenmenin her dakikasını değerli hale getirebilir.

Mikro öğrenme, iki ana nedenden dolayı kurumsal eğitim için güçlü bir seçenektir. İlk olarak, bu yaklaşım, kuruluşların her öğrencinin ihtiyacına göre uyarlanmış tarafsız ve amaçlı bilgi sunmasını sağlar. Daha sonra kısa vadeli, odaklanmış kısa öğretim süreci, öğrenmeyi tüm öğrenciler için daha anlaşılır hale getirir.

İkincisi, masaüstü, video ve mobil dahil olmak üzere herhangi bir cihaz üzerinden mikro öğrenme gerçekleştirilebilir. Özellikle bu neden, mikro öğrenme eğiliminin hızlanmasının ana nedenlerinden biridir. Bugün, uygun eğitim sunmayı engelleyen iki kısıtlama vardır. Birincisi zaman, ikincisi ise dikkat aralığının azalmasıdır. Herhangi bir cihazda mikro öğrenme sağlama esnekliği bu engellerin üstesinden gelmeye yardımcı olur.

Mikro öğrenmenin benimsenmesi son iki yılda yüksek tempoda olmuştur. Ve sağladığı faydalara bakılırsa mikro öğrenme sadece 2020'de önem kazanmayacak, önümüzdeki yıllarda bu süreç daha da hızlanacaktır.

5. İş-Yaşam Becerileri Ön Plana Çıkıyor
Dijital öğrenme ilk çıktığında, çabaların çoğu, içeriğe özgü teknikler için kaynak oluşturmaya harcandı. Buna ek olarak, kuruluşlar mevcut bilgi birikimini güçlendirmek için malzeme oluşturmak için önemli yatırımlar yaptılar. O zamanlar, bunlar iş yeri ortamının öğrenme ihtiyaçlarına mükemmel şekilde uyan benzeri görülmemiş hareketlerdi.

Bugüne gelecek olursak: İş yeri kavramı gelişti ve çalışanların bilgiyi nasıl tükettiği konusunda bir paradigma kayması oluşmaya başladı. Sadece bu değil, eski öğrenme teknikleri tek başına çalışanları motive ve üretken tutmak için gereken desteği sağlama yeteneğinden yoksundur. En önemlisi, bugün daha fazla konu alanı ve öğrenme hedefleri ortaya çıkıyor.

Günümüzde, sosyal beceriler ve iş-yaşam becerileri, teknik beceriler kadar önemli. Çalışanların uyumlu bir şekilde gelişmesi ve sosyal beceriler olmadan en iyi performansı sunması neredeyse imkânsız hale geldi. Problem çözme, iletişim, liderlik ve işbirliği gibi beceriler teknik becerilere göre öncelik kazanmış durumda. Ve nedenini anlamak gayet kolaydır.

İş-yaşam becerileri ve sosyal beceriler, çalışanları geliştirir ve farklı rollerde başarılı olmalarına yardımcı olur. Ek olarak, bu beceriler, çalışanların modern iş yerlerindeki değişiklikleri benimsemeleri için ihtiyaç duydukları bilgiyi verir. Daha da iyisi, organizasyonlar rekabet avantajı elde etmek ve en iyi yetenekleri korumak için iş-yaşam ve teknik becerilerin mükemmel bir karışımını sunuyor.

Çalışma alanlarındaki ve hedeflerindeki artış, çalışanların mesleki gelişim zamanının keskin bir düşüşte olduğu bir zamanda ortaya çıkar. Ayrıca, çalışanların iş yerindeki dikkat süresi azalmaktadır. Daha da kötüsü, çalışanların %49'u bugün okudukları içerik konusunda seçicidir (Prezi, 2018).

Tüm bu faktörler bir araya getirildiğinde, iş-yaşam becerilerini etkili bir şekilde aktarmayı zorlaştırır. Neyse ki, e-learning ile oyunlaştırma ve video tabanlı öğrenme gibi yönleri birleştirerek, kurumlar bu engellerin üstesinden gelebilir.

6. Video Temelli Öğrenme
Şu anda videodan daha çok konuşulan bir eğitim yöntemi var mı? Son birkaç yılda, video paylaşım platformlarının hızlı büyümesiyle birlikte videolarda patlama yaşandı. Örneğin, YouTube kullanıcıları 2020 itibariyle her gün iki milyar saatten fazla video izliyor (YouTube).

Buna ek olarak, Wyzowl tarafından yapılan bir anket, tüketicilerin %69'unun yeni ürünler ve hizmetler hakkında bilgi edinmek için başka herhangi bir içerik türünü tüketmekten ziyade bir video izlemeyi tercih ettiğini ortaya koydu (Wyzowl, 2021).

Elbette, bu istatistiklerle, video tabanlı öğrenme, statik e-learning içeriğine gelir için bir çalışma alanı veriyor diyebiliriz. Bugün, öğrenciler demoları, açıklayıcıları, röportajları ve how-to gibi konuları düz metin formatında görmektense video olarak görmeyi tercih ediyorlar.

Videonun öğrenmenin geleceği olduğuna inanmak için birçok neden var. İlk olarak, video görsel olarak etkileyici, etkileşimli ve daha ilgi çekici. Tüm bu unsurlar, video içeriğinin öğrencinin dikkatini diğer öğrenme biçimlerinden daha uzun süre bir yerde tutmasına yardımcı olur. Daha da iyisi, bilginin hızlı bir şekilde dağıtılmasını teşvik eder, içerik tüketimini artırır ve akılda kalıcılık oranlarını artırır.

Özellikle, etkileşimli videoların daha geniş bir şekilde benimsenmesi, e-learning sektöründe müthiş etkiler yaratıyor. Etkileşimli videolarla ilgili en iyi nokta, geleneksel videoların izleyiciyi pasifize etmesinin üstesinden gelmeleridir. Ayrıca, değerlendirmeler ve etkileşimler yoluyla öğrencilerin katılımını artırırlar. Bugünün öğrencisinin dikkat aralığının aşağı yöne doğru gidiyor olduğu göz önüne alındığında, etkileşimli video zamanında bir müdahaledir.

İkincisi, video içeriğinin öğrenilmesi ve parça olarak teslim edilmesi kolaydır. Video ile, mikro öğrenme ve mobil öğrenme gibi revaçta olan trendlerden yararlanabilirsiniz. Son olarak, 360 derecelik videonun yükselişi, bu eğilime önümüzdeki yıllarda gelişmesi için yeni bir alan verdi.

7. Uyarlanır Öğrenme Bir Üst Seviyeye Geçiyor
Uyarlanır öğrenme bir süredir hayatımızda. 2017 yılında, Donald Taylor yıllık bir L&D küresel duyarlılık anketi gerçekleştirdi. Sonuçlar, uyarlanır öğrenmenin, Mikro öğrenme, AR ve sosyal öğrenmeyi geçerek En İyi L&D trendi olduğunu gösterdi (Litmos, 2018). Bu trendin kullanımı azaldı, ancak hala bu listede bir yere sahip olmayı hak edecek kadar kullanılıyor.

AI ve AR gibi yeni teknolojilerin geliştirilmesi, uyarlanır öğrenmeyi başka bir seviyeye taşıdı. Bu öğrenme şekli kişiselleştirilmiş öğrenmeyi ön plana çıkarıyor. Kuruluşların genelleştirilmiş öğrenmenin dezavantajlarını ortadan kaldırmasına yardımcı olmak için sağlam analitik, güven temelli değerlendirmeler ve öğrenme öncesi testlerden yararlanıyor.

Uyarlanır öğrenmenin ortaya çıkmasından önce, öğrenciler aynı modüllerden geçiriliyorlardı. Bu, öğrencilerin bilgiyi benzersiz bir şekilde tüketmesi ve dikkat aralıklarının farklı olması gibi birçok kritik faktörü göz ardı etti. Sonuç olarak, kurumsal eğitimden olumlu sonuçlar elde etmek zordu.

Sonra uyarlanır öğrenme geldi ve kurumsal eğitimde devrim yarattı. Uyarlanır öğrenmenin yaptığı şey, her öğrenci için özelleştirilmiş öğrenme etkinliklerinin oluşturulmasını ön plana çıkarmaktır. Uyarlanır öğrenme büyük ölçüde iki modelden güç alır.

Birincisi algoritmik adaptasyondur. Bu, her öğrencinin kendi ihtiyaçlarını karşılayan içerik sunmak için kişiselleştirilmiş geri bildirimlere bağlıdır. Adından da anlaşılacağı gibi, bu model, en etkili eğitim sürecini sağlamak için öğrencinin öğrenme alışkanlıklarını analiz eden algoritmalara bağlıdır. İkincisi, tasarlanmış adaptasyondur. Bu uyarlanır öğrenme modeli, öğrencileri özel tercihlerine ve ihtiyaçlarına göre farklı öğrenme yollarından geçirir.

Genel olarak, uyarlanır öğrenme, her öğrencinin en etkili öğrenme yolundan geçmesini sağlar. Bu şekilde, öğrenci öğrenmekten zevk alır ve süreçten en iyi şekilde yararlanabilir. Öte yandan, kurumlar, eğitimin optimal yatırım getirisine ulaşmak için kaynaklarını amaçlarına uygun şekilde ayarlarlar. Uyarlanır öğrenmenin faydaları göz önüne alındığında, bu eğilim 2021'de daha da güçlenecektir.

8. Öğrenmede Büyük Veri
Modern iş yerleri ile ilgili her şey değişiyor. Çalışma şekli, çalışan davranışı ve öğrenme alışkanlıkları. Daha da iyisi, son birkaç on yıldaki demografik değişimler, yeni bir çalışan türünün iş yerlerine birçok şey kattığı anlamına geliyor. Bütün bu faktörler bir araya getirildiğinde, geçmiş yılların eğitim tarzının bugünün kurumsal ortamında etkili olamayacağı anlamına gelir. Bu nedenle, eğitiminiz değişen ihtiyaçlarla birlikte gelişmelidir.

Büyük verilerin ortaya çıktığı yer burası. Büyük veri, kullandığınız sistemler (LMS, sosyal medya ve daha fazlası) tarafından toplanan verilerin gücünden yararlanmakla ilgilidir. Örneğin, bir eğitim modülü kullanıyorsanız, veriler öğrencilerin ilerlemesi, test sonuçları, kurs tamamlama oranları, çevrim içi eğitim verimliliği veya eğitiminizle ilgili diğer veriler olabilir.

Bu verileri toplayarak ve analiz ederek, kurumlar öğrenmeyi öğrencilerinin kendi ihtiyaçlarına göre uyarlayabilirler. Eğitim sırasında yaptıkları hatalar, karşılaştıkları zorluklar ve daha fazlası gibi öğrenci etkinliklerini izler. Sistem daha sonra öğrenme sürecinizi daha uyarlanabilir hale getirmek için sistemi değiştirmenize olanak tanıyan bilgiler sağlar.

E-learning sektörü, kuruluşların Öğrenme analizi (LA) olarak bilinen bir süreçte öğrenmeyi analiz etmek için büyük veri kullandığını iddia ediyor (e-Learning Industry, 2017). Dijital teknolojilerin ilerlemesi, öğrenme analitiği için yeni ufuklar açtı. (e-Learning Industry) Bugün, işletmeler etkisiz öğrenmeyi ortadan kaldırmak gibi birçok fayda elde ediyorlar.

Dahası, büyük veri, e-learning stratejilerinizin güncel kalmasına yardımcı olur. Eğitim sırasında belirli bir grup için hangi stratejinin çalışacağını kolayca tahmin edebilirsiniz. Kuruluşlar müşterileri anlamak için büyük veri kullanıyor. Bu alanda büyük verinin sahip olduğu başarı, kurumsal eğitimde çoğaltılabilir.

9. Yapay Zeka
Yapay zeka (AI), kurumsal ve iş dünyasının yanı sıra yüksek öğretimdeki en revaçtaki e-öğrenme trendlerinden biridir. Ve bu yeni teknoloji, modern öğrenme ve geliştirme (L&D) üzerindeki yıkıcı gücünü ortaya çıkardı. Yapay zeka, tüm e-learning alanını sarsma potansiyeline sahiptir. E-learning'deki en heyecan verici gelişmeler (hem yeni hem de gelecek) AI alanındakilerdir.

AI, bağlamsal destek ve sürekli öğrenme alanlarından çoktan övgüye değer gelişimler gösterdi. Örneğin, yapay zeka, öğrenmeyi kişiselleştirmek için geniş fırsatlar sunar. AI destekli modeller, öğrencinin güçlü ve zayıf yönleri, ilgi alanları ve yeterlilikleri gibi verileri toplamak için algoritmalar kullanır.

Daha sonra, öğrencinin davranışını anlamak ve özelleştirilmiş öğrenme yollarının oluşturulmasını kolaylaştıran iç görüler elde etmek için bu bilgileri analiz ederler. Bu şekilde, L&D ekipleri, öğrencilerin karşılaştığı zorluklara dayanarak öğrenme modüllerini ve varlıklarını sunabilir. Bu, daha kişiselleştirilmiş ve alakalı öğrenme deneyimleri oluşturmanıza yardımcı olur.

Öte yandan, kapsamlı bilgi depolarına sahip büyük kuruluşlar, içerik aramalarını kolaylaştırmak için sesli botlardan yararlanmaktadır. Botlar, bilgi arayanların kritik materyalleri kolayca keşfetmelerine yardımcı olmak için yapay zeka kullanır. Sadece bu değil, L&D ekipleri, özel ihtiyaçları olan çocukların ve öğrencilerin, öğrenmeden en iyi şekilde yararlanmalarına yardımcı olmak için akıllı robotları kullanıyor.

Dahası, 2021'de yapay zekaya sahip eğitmenlerde ve bir öğrenciyi bir dizi soruya verdikleri yanıtlara göre bir öğretmenle eşleştirmek için makine öğrenme algoritmalarını kullanan platformlarda artış olacağı tahmin ediliyor (Emerline, 2021).

Genel olarak, AI, işletmelerin bilgi arayanlara hitap eden öğrenme tasarımları oluşturmak için ihtiyaç duydukları teknolojidir. Biliyoruz ki e-learning'deki yapay zekanın artık klişe bir kelime olmadığıdır. Bu teknoloji iyice yaygınlaştı ve 2020 ve sonrasında e-learning dünyasını yeniden tanımlamaya devam edecek.

10. Oyunlaştırma ve Oyun Temelli Öğrenme
Oyunlaştırma ve oyun temelli öğrenmeyi kullanmak, L&D'de yeni bir kavram değildir. Bu e-learning eğilimi 2018'de hızla gelişmeye başladı ve yukarı yönlü ivmesini sürdürmesine rağmen, hiçbir zaman doruğa ulaşmadı.

E-learning'de oyunlaştırma, öğrencilerin katılımını artırmak ve akılda kalıcılık oranlarını artırmak için eğlenceli oyun mekaniğinin kullanılması anlamına gelir. Başlangıçta, klişe bir sözcük olarak yazılmıştır. Fakat, bu teknik tüm zorluklara meydan okumaya ve modern e-learning stratejilerinin bir ayağı olarak kendini kanıtlamaya devam etti. Bugün, farklı tür ve büyüklükteki işletmeler, öğrenmenin etkinliğini artırmak için oyunlaştırma kullanıyor.

Bu e-learning eğiliminin önümüzdeki yıllarda nasıl şekilleneceğini doğru bir şekilde anlatan bir veri yok. Bununla birlikte, en son istatistiklere ve artan alaka düzeyine göre, oyunlaştırma yakın zamanda zirveden düşmeyecek. Örneğin, oyun tabanlı öğrenimden elde edilen gelirler 2025 yılına kadar 28,8 milyar dolara yükselecek (Metaari, 2020).

Oyunlaştırma, işletmelerin ve öğrenim kurumlarının başarılı eğitim sonuçları sağlayan somut olmayan teşvikler oluşturmasına olanak tanır. Bu teşvik, çalışanlar arasında bir miktar iç rekabet oluşturmak için tasarlanmış bir hediye kartı veya finansal ödül olabilir. Kuruluşlar, çalışanların becerilerini ilgi çekici bir şekilde geliştirmek için oyunlaştırma kullanır.

Örneğin, çevrim içi bir kurs, tamamladıkları modüllere bağlı olarak öğrencileri puan veya rozetlerle ödüllendirmek için tasarlanabilir. Amaç, öğrencilere meslektaşları tarafından belirlenen kriterleri aşmaları ve eğitim yatırım getirisini artırmaları için ilham vermektir.

Genel olarak, oyunlaştırılmış e-learning kursları öğrenme sürecini kolaylaştırır. Ders içeriğini öğrenciye çekici hale getirir, motivasyon seviyelerini arttırır ve içeriğin akılda kalıcılığını arttırır. En önemlisi, kurumsal eğitimde kullanıldığında, oyunlaştırma duygusal ve yoğun bir öğrenme deneyimi geliştirmeye yardımcı olur.

11. İçerik İyileştirme
İnternet ve organizasyonların bilgi tabanları, bilgi denizi ile dolu kapsamlı bir depodur. Bu, diğer yandan, öğrenmek istediğiniz herhangi bir konu hakkında bol miktarda bilgi olduğu anlamına gelir. Bilgi bolluğu, ilgili içerik parçalarını tanımlamayı zorlaştırır. Bir rapora göre, işçiler çalışma haftalarının ortalama %19'unu bilgi aramak ve toplamak için harcıyorlar (McKinsey & Co.).

Bilgi iyileştirmenin devreye girdiği yer de işte tam olarak burası. İyileştirme, bu acı noktalarının üstesinden gelmenize ve öğrencilere uygun öğrenme kaynaklarını sunmanıza yardımcı olur. Öğrencilerin ihtiyaç duydukları değerli bilgileri zorlanmadan bulmalarına yardımcı olur.

En önemlisi, içerik iyileştirme, kullanıcıların öğrenme yolları oluşturmasına veya eğitmenler tarafından önerilenleri seçmesine yardımcı olur. Dahası, bu sayede kuruluşlar halihazırda kamuya açık olan kaynaklardan yeniden kaynak yaratmadan yararlanabilirler.

İçerik iyileştirme ve kullanıcı tarafından oluşturulan içerikler 2020'de yükselişe geçti. 2021 yılına gelindiğinde, daha fazla kuruluşun bu teknikten yararlanacağını tahmin ediyoruz. Bu tahmin, liderlerin% 80'inin içerik geliştirmeden uzaklaştıklarını ve öğrencilerine zamanında, doğru ve alakalı bilgiler sağlamak için içerik iyileştirmeye doğru yöneldiğini söylediği bir anketin bulgularıyla destekleniyor (Deloitte, 2021).

E-learning'e Dair Çabalarınızı Bu Trendlerle Güçlendirin
Trendler gelir ve gider, ancak vurguladığımız e-learning trendleri geldikten sonra gitmeyi reddetti. E-learning'in hangi yöne gideceğini tam olarak söyleyemesek de, bu trendler sektörün 2021'de nereye gideceğine dair bir ipucu veriyor. İşaretler açıkça gösteriyor ki, e-learning sektörü büyümeye devam edecek.

İleri görüşlü kuruluşlar için, bu yeni gelişmelere çok dikkat etme zamanı. Eğitim programlarınızı tekrar gözden geçirmeniz ve az önce bahsettiğimiz e-learning trendlerine yönelmeniz gerekir. AI, AR ve VR gibi yeni teknolojileri eğitiminize en iyi nasıl dahil edebileceğinizi düşünün. Mikro öğrenme, uyarlanır öğrenme, sosyal öğrenme ve mobil öğrenme, çalışanlarınıza bilgi sunmanın en iyi yolları mıdır? Ayrıca, bir kuruluş olarak, çalışanlarınızın öğrenme alışkanlıklarını anlamak için büyük veri kullanıyor musunuz?

Pandemi nedeniyle evde çalışmalarını sürdüren çalışanların ya da öğrencilerin ihtiyaçlarını dikkate almak için zaman ayırın ve eğitim yaklaşımınızı yeniden değerlendirin. Öğrenme süreçlerini yeniden tanımlamak ve günümüze uygun hale getirmek için trendleri bir kılavuz olarak kullanın. Ayrıca, erişilebilir, özelleştirilmiş, etkileşimli ve ilgi çekici bir e-learning süreci sunmak için çabalayın. Ayrıca, sektörü daha iyi anlamak ve e-öğrenme stratejinizi nasıl oluşturacağınız hakkında bilgi almak için en son LMS ve e-learning istatistiklerinin derlemesini de okuyabilirsiniz.