Veri Odaklı Öğrenme: Eğitimden Gelişime Uzanan Görünmeyen Zincir
Öğrenme verileri artık sadece sayı değil; davranış değişimini, gelişimi ve kurum kültürünü ölçen stratejik bir araç.
Eğitimi Verdik ama Ne Değişti?
Bir İK yöneticisi düşünün.
Yılın sonunda, çalışanlara yüzlerce saatlik eğitim verilmiş, sertifikalar dağıtılmış, sunumlar hazırlanmış.
Ama bir soru hâlâ havada asılı:
“Bu kadar eğitim verdik ama iş sonuçlarımız neden aynı kaldı?”
Aslında cevap basit: Çünkü eğitim süreci tamamlandı ama gelişim süreci hiç başlamadı.
Bugün kurumların en büyük ihtiyacı, bu iki kavram arasındaki görünmeyen zinciri kurmak:
Veri.
1. Verinin Öğrenmedeki Yeni Rolü: Aynayı Doğru Yere Tutmak
Eğitim artık yalnızca içerik üretmek değil, davranışı anlamlandırmak işi.
Bir yöneticinin “çalışanlarım motive değil” demesi bir gözlemdir; ama “ekip üyelerinin %60’ı geri bildirim vermekte zorlanıyor” diyebilmek veridir.
İşte bu fark, öğrenmenin yönünü değiştiriyor.
Veri, eğitim süreçlerinde artık bir rapor değil, yansıma aynası.
Katılım oranı, test sonuçları, açık uçlu yanıt analizi, kelime haritaları…
Bunların her biri, öğrenmenin hangi noktada durduğunu gösteren kilometre taşları.
Bir kurumun “öğrenme kültürü güçlü” diyebilmesi için önce şunu sorması gerekiyor:
“Ne ölçüyoruz ve neden?”
Çünkü ölçülmeyen hiçbir öğrenme, stratejik değere dönüşmez.
2. Görünmeyen Zincir: Eğitimden Gelişime Uzanan Yol
Bir çalışan eğitim aldıktan sonra onu ne bekliyor?
Genelde bir sertifika, bir teşekkür maili ve yeni hedefler.
Oysa asıl öğrenme bundan sonra başlıyor.
Veri odaklı öğrenme kültüründe, her eğitim bir başlangıç noktasıdır.
Örneğin:
-
Liderlik eğitimi alan çalışanların davranış verileri analiz edilir.
-
3 ay sonra ekiplerinden gelen 360° geri bildirimlerle karşılaştırılır.
-
Açık uçlu sorulardaki kelime desenleri incelenir.
Sonuçta kurum, “liderlik gelişti mi?” sorusuna sezgisel değil, istatistiksel yanıt verebilir.
İşte bu zincir — eğitim, ölçme, analiz ve gelişim adımlarını birbirine bağlayan o görünmeyen bağ — veridir.
3. Türkiye’de Değişen Öğrenme Algısı
Son dönemde birçok kurum bu zinciri fark etmeye başladı.
Bir üretim firması, teknik eğitimlerden sonra çalışanların öneri sistemine ne kadar katkı sunduğunu ölçüyor.
Bir banka, eğitim sonrası açık uçlu yanıtları kelime bulutu analiziyle değerlendirip ekip kültüründeki değişimi takip ediyor.
Bir enerji şirketi, dijital ikiz tabanlı eğitimlerde kullanıcı etkileşimlerini analiz ederek hangi modüllerin daha çok etki yarattığını tespit ediyor.
Hepsinin ortak noktası:
Artık öğrenme, veriyle yönlendirilen bir gelişim süreci.
Öğrenmenin Geleceği Ölçülmekle Başlar
Veri, öğrenmenin görünmeyen zinciridir.
Eğitimi raporlara değil, gelişime bağlar.
Artık “kaç kişi katıldı?” sorusu yerini şuna bırakıyor:
“Kaç kişi değişti?”
Ve bu dönüşümün merkezinde teknoloji değil, onu anlamlandıran insan var.
Çünkü veri öğrenmeyi ölçer, insan onu anlamlı kılar.