Her geçen gün hayatımıza daha çok dahil olan dijitalleşme, dünya genelinde online eğitim pazarının büyümesini hızlandırıyor. Öyle ki, e-öğrenme pazarının 2026’da 457 milyar dolar büyüklüğüne ulaşması bekleniyor. E-öğrenme sektöründeki bu muazzam büyümeyi siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Pandeminin bu büyümedeki rolü sizce nedir?
Walter Isaacson’un 2011’de yayımlanan Steve Jobs biyografisinde çok ilgimi çeken bir bölüm vardı. Steve Jobs’un ölümüne yol açan kanser hastalığının şiddetlendiği bir dönemde Bill Gates, Jobs’u evinde ziyaret gider. Üç saatten fazla baş başa vakit geçiren ikili birçok konuda sohbet eder. Jobs o sohbeti “Endüstrinin geçmişine bakan ihtiyarlar gibiydik” diye tarif eder. Sohbetin konusu bir ara eğitime gelir. Bundan sonrasını doğrudan kitaptan alıntıyla devam edeyim;
“Jobs eğitim konusunda bazı sorular sorunca Gates gelecekteki okullara ilişkin vizyonundan bahsetti: Öğrenciler dersleri tek başlarına videodan izleyecekler, sınıftaki zamanlarını ise tartışarak ve problem çözerek geçireceklerdi. Bilgisayarların şimdiye kadar okulları şaşılacak kadar az- medya, tıp ve hukuk gibi diğer toplumsal alanlara kıyasla çok daha az etkilediğinde hemfikirdiler. Gates bunun değişmesi için bilgisayarlara mobil cihazların daha kişiselleştirilmiş dersler ve teşvik edici geri bildirimler sunmaya odaklandırılmalarının gerektiğini söyledi.”
Bu anekdottan da anlayacağımız üzere pandemi olmasa da dijitalleşme ve teknoloji bir şekilde eğitime daha fazla entegre olacaktı. Çünkü insan her şeyi daha az eforla, daha az maliyetle, daha kolay şekilde ve daha yüksek verimlilikle yapmayı isteyen bir varlık. Dijitalleşmenin eğitime entegre olmasını makineleşmenin üretim süreçlerine dahil olmasına benzetiyorum. Pandemi bu büyümeyi kolaylaştırmış ve hızlandırmış olabilir fakat büyümenin gerçek sebebi insanlığın doğal evrimi bence.
Yalnız dijitalleşmenin etkilerini değerlendirirken “öğrenme” ve “eğitim” kavramlarını ayrı ayrı ele almak gerektiğini düşünüyorum. Öğrenmenin bireysel bir kavram olması nedeniyle dijitalleşmenin bu konuya çok olumlu bir katkısı olduğunu ve insanlara muazzam bir esneklik sağladığını düşünüyorum. Kişinin ihtiyacı olduğu konuda, istediği zaman ve istediği şekilde öğrenme imkanına sahip olması büyük bir kolaylık.
Eğitime olan etkisi konusunda ise daha temkinli konuşmak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü eğitim, öğrenmeden farklı olarak sosyal şekilde gerçekleşen ve başkalarıyla birlikte gerçekleşen bir kavram. Bu sebeple teknolojiyi eğitime dahil ederken insan etkileşimini ve birlikteliği azaltmadan ilerlemek gerektiğine inanıyorum.
Türkiye’de pazardaki bu büyümeden nasibini aldı elbette. Peki ülkemizdeki gelişmeleri nasıl buluyorsunuz?
İnsanımızın bir değişime adapte olmakta ve yeni bir teknolojiyi kullanmakta çok esnek olduğuna düşünüyorum. Bu yüzden ülkemizdeki davranış değişimi çok hızlı gerçekleşti. Diğer yandan son yıllarda girişimcilik dünyasında bol bol örneğini gördüğümüz üzere teknoloji alanında hizmet ve ürün üretme açısında kapasitemiz ve yeteneğimiz çok yüksek. Bu yüzden bu alandaki gelişimleri sadece “Türkiye’nin genç nüfusu” ya da “pazarın büyüklüğü” gibi tüketim penceresinden değerlendirmek eksik olur. Üretim ve teknoloji geliştirme, hatta bunları ihraç etme konusunda da önemli ilerleme kaydediyoruz. Dolayısıyla hem talebin hem de arzın yüksek olduğu bir alanın hızlı gelişmesini çok doğal ve olumlu buluyorum.
Pandemi tam anlamıyla sona ermese de artık normalleşme sürecine geçtik diyebiliriz. Sizce bu normalleşme e-öğrenme sektörünün büyümesinde yavaşlamaya neden olur mu?
Yavaşlamayı bazen “gerileme” olarak algılayabiliyoruz. Öncelikle burada oluşabilecek yanlış bir algıyı düzeltmekte yarar görüyorum. Pandemi, e-öğrenme sektörüne müthiş bir ivme kazandırdı. Belki 5-10 yılda kat edilecek mesafe bir yılda alındı. Bu yüzden büyüme elbette aynı ivmeyle devam etmeyebilir. Fakat ivmedeki bu düşüşe rağmen sektörün büyümeye devam edeceğini düşünüyorum.
İnsanlar fiziksel ve bir arada yapılan eğitimleri özlediler. Bunlara bir miktar dönüş olacaktır fakat diğer yandan eğitimle teknolojinin entegrasyonunun yarattığı avantajları ve konforu da tattılar. Bundan artık vazgeçmek istemeyeceklerini tahmin ediyorum.
Durumu şöyle özetleyebilirim; pandemi insanları öğrenme ve eğitimde mecburi olarak dijitalleşmeye itmişti. Şimdi insanlar kendi istekleriyle bunu tercih edecekler. Bir şeyi mecburiyetten değil tercihen yapıyorsanız hem daha çok verim alırsınız hem de o alanı geliştirirsiniz. Dolayısıyla bu yeni durumun büyüme hızı olarak bir miktar düşüşe sebep olsa da nitelik ve memnuniyet açısından olumlu bir durum yaratacağını düşünüyorum.
E-öğrenme sektöründeki büyüme, içerik üreticilerine de birçok farklı tekniği ve teknolojiyi geliştirme konusunda pozitif yönlü bir baskı uyguladı diyebiliriz. Video içeriklerin yanı sıra, kişiselleştirilmiş eğitimler, oyunlaştırma, AR, VR gibi farklı dijital çözümler de artık son kullanıcılara sunuluyor. Sizce e-öğrenmede en fazla gelecek vadeden yaklaşım hangisi?
“Hepsi” diye bir seçenek varsa onu tercih etmek isterim! Şaka bir yana, sektörün en büyük avantajı farklı öğrenme tercihlerine dayalı olarak aynı anda birçok seçeneği sunabilmek bence. Her bir çözümü talep eden, onunla daha iyi öğrendiğini düşünen birileri olacak. Dolayısıyla çözümler de aynı anda sunulmaya devam edecek. Geleneksel öğrenme yöntemlerinde nasıl ki kimi insan okuyarak, kimisi pratik yoluyla, kimisi izleyerek ve kimisi dinleyerek daha iyi öğreniyorsa e-öğrenmedeki yöntemleri de böyle görebiliriz. “Şu yaklaşım bundan daha iyidir” demek yerine “en iyi yaklaşım kişiye uygun olandır” demeyi daha doğru buluyorum. Bu yüzden tüm yaklaşımlar kendi içinde gelişmeye devam ettikçe hepsi büyümeye devam edecektir diye düşünüyorum.
Gelelim TİSK Akademi’ye. TİSK’in yürüttüğü çalışmaları ve işverenler için önemini bilmeyen yoktur. Bu çalışmalar arasında en dikkat çekenlerden birisi de kuşkusuz TİSK Akademi. TİSK ve TİSK Mikrocerrahi ve Rekonstrüksiyon Vakfı iş birliği ile, üye sendikalara bağlı çalışanlar için çeşitli eğitimler veriyorsunuz. Eğitim ve Gelişim Müdürlüğü görevini üstlendiğiniz TİSK Akademi’nin çalışmalarından bahseder misiniz?
TİSK Akademi bir çevrimiçi öğrenim platformu olarak üye işyerlerinin ve çalışanların öğrenme ve gelişim ihtiyaçlarına cevap vermek amacıyla Nisan 2020’de açıldı. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ve TİSK Mikrocerrahi ve Rekonstrüksiyon Vakfı iş birliği ile hizmet vermeye başlayan platform üye işyerlerine bağlı çalışanların ve çalışan yakınlarının ücretsiz olarak erişebildiği bir öğrenim platformu olarak kuruldu. Yaklaşık 2,5 yıl önce hayata geçen TİSK Akademi bu kadar kısa süre içerisinde 150.000’e yakın kullanıcı sayısına ulaşmış durumda. Üye sayısı bakımından Türkiye’nin en büyük platformlarından biri olan TİSK Akademi metal, tekstil, kimya, petrol, çimento, inşaat, ilaç, maden, gıda ve yerel yönetimler gibi birçok farklı endüstriden toplamda 700 farklı işyerinden çalışanlara ulaşıyor.
TİSK Akademi halihazırda sahip olduğu 5.000’den fazla eğitim içeriğiyle çalışanların farklı ihtiyaçlarına cevap veriyor. Her ay düzenlenen webinarlarda çalışma hayatını ilgilendiren çok önemli konularda alanında uzman konukları TİSK Akademi kullanıcıları ile bir araya getiriyor. Bir TİSK Akademi kullanıcısı eğitim aldıkça kendisini geliştirmekle kalmıyor ayrıca çok özel bazı ödüllerin de sahibi oluyor. Belli dönemlerde yapılan ödüllü yarışmalarda en çok eğitim alan kullanıcılar yabancı dil eğitimi, dergi aboneliği hatta Müze Kart hediyelerinin sahibi oluyor.
Engelli çalışanların eğitim ve gelişim ihtiyaçları da TİSK Akademi’de ihmal edilmiyor. “Engelsiz Gelişim Akademisi” çatısı altında görme ve işitme engelli bireylere yönelik eğitim içerikleri onların erişimlerine uygun şekilde sunuluyor. Bu platformdaki içerikler engelli bireylere yönelik hizmet veren sivil toplum kuruluşların destekleriyle her geçen gün zenginleşiyor.
TİSK Akademi hangi alanlarda eğitimler sağlıyor?
TİSK Akademi halihazırda sahip olduğu 5.000’den fazla eğitim içeriğiyle çalışanların farklı ihtiyaçlarına cevap veriyor. İş Sağlığı ve Güvenliği, Çevre ve Afet Yönetimi gibi eğitimlerin yanı sıra çalışanların mesleki ve profesyonel gelişimlerini destekleyecek birçok eğitim bu platformda yer alıyor. Ayrıca TİSK Akademi’de her çalışan kendi görev ve sorumluluklarına uygun eğitimlere de erişebiliyor. Yöneticiler, ofis çalışanları ve üretim süreçlerinde görev yapan tüm çalışanlar doğrudan kendi seviyelerine ve ihtiyaçlarına uygun eğitimleri alabiliyor. TİSK Akademi kullanıcıları platformda mesleki gelişimlerine ek olarak kişisel gelişimleri için de birçok içeriğe ulaşabiliyor. Sağlıklı yaşamdan ebeveynliğe, iletişim becerilerinden duygusal zekaya birçok farklı konuda nitelikli eğitimler üyelere sunuluyor.
Hızla gelişen e-öğrenme sektöründe eğitim içeriklerinizi üst seviyelere taşımak için neler yapıyorsunuz?
TİSK Akademi’de en önem verdiğimiz konulardan biri içerikleri zenginleştirmek ve platformumuzu özgün içeriklerle ayrıştırmak. Bunun için iş ortağımızın sağladığı zengin eğitim içeriklerine ek olarak farklı kaynaklardan besleniyoruz. Platformda eğitim firmaları tarafından hazırlanan içeriklerin yanında alanında uzman kuruluşların eğitimleri de yer alıyor. Birleşmiş Milletler (BM), Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Yeşilay, Türk Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAPV) gibi saygın kuruluşların içerikleri de TİSK Akademi kullanıcılarına sunuluyor.
Başta İş Sağlığı ve Güvenliği olmak üzere özel eğitim içerikleri üretmeye de çok önem veriyoruz. Bu anlamda zorunlu İSG eğitimi konusunda çok yakın zamanda yeni bir eğitimi platformumuza eklemiş olacağız. Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki TİSK Akademi kullanıcılarına sunacağımız bu eğitim bu kapsamda hazırlanmış en nitelikli İSG eğitimi olacak. Son olarak üye işveren sendikalarımızın ve işyerlerinin ürettiği eğitim içeriklerini de tüm kullanıcılarımıza sunuyoruz. TİSK ekosisteminde yaratılan nitelikli eğitim içerikleri de platformun zenginleşmesine katkı sağlıyor.
TİSK Akademi’nin sağladığı eğitimlere çalışanların geribildirimi nasıl oluyor?
Platformda kullanıcı sayısının, eğitim deneyimi süresinin, tamamlanan eğitim sayısının ya da webinarlara/ödüllü yarışmalara katılımın düzenli olarak artışından üyelerimizin TİSK Akademi’den büyük bir memnuniyet duyduğunu görebiliyoruz. Buna ek olarak her yıl iki kez memnuniyet anketi düzenliyoruz. 2022 yılında yaptığımız anketlerde memnuniyet skorumuzun bir yıl öncesine göre dört katına çıktığını gördük. Bu durumdan çok büyük bir mutluluk duyuyoruz. Bu artış TİSK Akademinin sadece niceliksel olarak büyük değil aynı zamanda nitelik açısından da çok sevilen bir öğrenme platformu olduğunu gösteriyor.
Gelecek dönemde TİSK Akademi’ye yeni eğitimler gelecek mi? Gelecekse hangi alanlara yönelik eğitimler olacak?
Yeni yılda TİSK Akademi’ye hem yeni eğitimler eklemeyi hem de platformda yeni uygulamalar başlatmayı planlıyoruz. Daha önce de belirttiğim gibi yeni hazırladığımız İş Sağlığı ve Güvenliği eğitimimizi üyelerimize sunmayı sabırsızlıkla bekliyoruz. “Sürdürülebilirlik” “Yeşil Dönüşüm” ve “İşimizin Yarını”, Konfederasyon olarak odaklandığımız alanlar. Bu konularla ilgili özel eğitim içerikleri üretmek de hedeflerimizin arasında. Ayrıca yıl içerisinde farklı kurum ve kuruluşlarla iş birliklerimize devam ederek içerik portföyümüzü geliştirmeye devam edeceğiz.
Ayrıca kullanıcı deneyimini geliştiren ve memnuniyeti artıran yeni uygulamalar da sunmaya başlayacağız. Oyunlaştırma uygulamalarıyla kullanıcılarımızın öğrenme motivasyonlarını artırmaya, ödüllü yarışmalarla platformu daha fazla kullanmalarını teşvik etmeye ve kişisel gelişimlerine platform dışında da destek olmaya devam edeceğiz.
Değerli vaktinizden ayırıp sorularımızı yanıtladığınız için çok teşekkür ederiz. Son olarak neler eklemek istersiniz?
Edtech Türkiye olarak bu alanın gelişmesi için yaptığınız tüm çalışmalar için ben sizlere teşekkür ederim. Ayrıca bu keyifli röportaj fırsatı için de teşekkür ediyorum.