2022 E-Öğrenme İstatistikleri: Veriler Neyi Gösteriyor?

E-öğrenme eskiden sadece bazı kurumların sunduğu bir avantajken günümüzde çoğunluk için bir norm ve tercih haline geldi. E-öğrenme geçtiğimiz birkaç yılda muazzam büyüme kaydetti. İnternet sayesinde artık her zamankinden daha fazla insan istediği hızda ilerleyebileceği bireysel eğitimler alıyor.

2022 E-Öğrenme İstatistikleri: Veriler Neyi Gösteriyor?

Anahtar Veriler

·        E-öğrenme pazar büyüklüğü 2021'de 315 milyar doları aştı.

·        E-öğrenmeyi kullanan şirketlerin %42'si daha fazla gelir elde ediyor.

·        2021 yılında, 16 ila 74 yaşları arasındaki AB vatandaşlarının %27'si çevrimiçi kurslara katıldığını bildirdi.

·        2020'den bu yana, üniversitelerin %98'i eğitimi kısmen ya da tamamen çevrimiçi ortama taşıdı.

·        Küresel e-öğrenme pazarının 2026 yılına kadar 400 milyar dolar değere ulaşması bekleniyor.

·        Almanya’da öğrencilerin %60'ından fazlası, Hollanda’da yarısı, pandeminin genel akademik performansları üzerinde olumsuz bir etkisi olduğunu bildirdi.

E-Öğrenme Sektörünün Yükselişi

E-öğrenme pazarı 2021 yılında 315 milyar dolar değeri aştı. Kitlesel açık çevrimiçi kurslara (MOOC'lar) erişim, 2011 ve 2021 yılları arasında 300.000 kişiden 220 milyon kişiye ulaştı. Geleneksel üniversitelerde hibrit öğrenmeyi kullanan öğrenci sayısı 2012'den 2019'a kadar %36 artarken, Covid-19 pandemisi bu büyümeyi %92 hızlandırdı. Son yıllarda e-öğrenmenin hızlı büyümesi göz önüne alındığında bu rakamlar aslında pek de şaşırtıcı değil.

Küresel İstatistikler

E-öğrenme ile ilgili küresel istatistikler sektörde büyümenin devam ettiğini göstermektedir.

Aşağıda dünyanın hangi bölgelerinin e-öğrenmeden en çok etkilendiğini ve önümüzdeki dönemde hangi ülkelerde kayda değer büyüme öngörüldüğünü göstermektedir.

İlk olarak StuDocu’nun e-öğrenme aramaları için Google Trendler analizi ile başlayalım. Beklendiği gibi, bu anahtar kelimeye yönelik aramalar pandemi döneminde büyük artış gösterdi. Ayrıca trendin pandemi sonrası dönemde bile pandemi öncesinden daha yüksek olduğunu belirtmekte fayda var.

Avrupa'da Online Eğitim

Pandemi sırasında sosyal etkileşimler doğal olarak azaldı. Bu nedenle en güvenli çıkış yolu, eğitim ve öğretim için güvenli bir alternatif sağlayan çevrimiçi eğitimi kullanmaktı.

Avrupa'dan gelen veriler, 2020 yılında 16 ila 74 yaş arasındaki AB vatandaşlarının %23’ünün, 2021'de ise %27’sinin çevrimiçi bir kurs aldığını veya çevrimiçi öğrenme materyali kullandığını gösteriyor.

 

2021 yılında 16 ila 74 yaş arası vatandaşlarının %46’sı çevrimiçi eğitimlere kayıtlı veya çevrimiçi öğrenme kaynaklarına erişen İrlanda, AB’de ilk sırada yer alıyor. Finlandiya ve İsveç, %45'lik bir pay ile ikinci sırada yer alırken, onları %44 ile Hollanda izliyor.

 

Ölçeğin diğer ucunda, %18 ile Hırvatistan, %12 ile Bulgaristan ve %10 ile Romanya bulunuyor. Bu ülkeler çevrimiçi eğitim alan veya çevrimiçi öğrenme kaynaklarını kullananların nüfuse oranı en düşük olduğu ülkeler.

Asya'da Öngörülen Büyüme

Covid-19 pandemisinin ardından Asya e-öğrenme pazarı dört ana faktör tarafından desteklenen pozitif bir korelasyon oluşturdu: teknoloji, hükümet girişimleri, karma öğrenme ve penetrasyon oranı.

Covid-19 salgını sırasında eğitimin olduğu neredeyse tüm kurumlarının kapatılması, e-öğrenme için sayısız fırsat yaratmış, genel halk arasındaki popülaritesini artırmıştır.

Allied Market Research’e göre, Asya e-öğrenme pazarı 2020'de 38,25 milyar dolar değere sahipken, 2021'den 2030'a kadar yüzde 15,7'lik bileşik yıllık büyüme oranı (CAGR) ile 2030 yılına kadar 162,15 milyar dolar değere ulaşması beklenmektedir.

Kurumsal E-Öğrenme İstatistikleri

Çalışanların öğrenme ve gelişim fırsatlarına ne kadar değer verdiği göz önüne alındığında, çalışanlarının eğitimini destekleyen şirketlerin daha yüksek çalışan bağlılığı oranına sahip olması şaşırtıcı değildir.

Kurumsal e-öğrenme, sektörün önemli ayaklarından birisi olmaya devam edecek. Daha fazla şirket uzaktan çalışma modeline geçtikçe çalışan eğitimi de çevrimiçi olarak gelişmeye devam edecek. Küresel kurumsal e-öğrenme pazarının 2020'den 2025'e kadar 37,8 milyar dolar büyüyeceği ve yıllık yüzde 13'lük bir bileşik büyüme oranına (CAGR) ulaşacağı tahmin ediliyor.

Bazı çarpıcı istatistiklere göz atalım:

·        Geleneksel öğrenme ile karşılaştırıldığında, kurumsal e-öğrenmenin tamamlanması için %40 ila %60 daha az zaman gerekir.

·        E-öğrenme, bilgilerin akılda kalıcılık oranını %25 ila %60 oranında artırabilme yeteneğine sahip.

·        Şirketlerin %77'si 2017 yılında e-öğrenmeyi belirli bir düzeyde de olsa kullanıyordu.

·        ABD’deki şirketlerinin %90'ı eğitim şekli olarak e-öğrenmeyi tercih ediyor. 

·        E-öğrenme kullanan şirketlerin %42'si daha fazla gelir elde ediyor.

Üniversitelerde Online Eğitim

ABD Ulusal Eğitim İstatistikleri Merkezi'nin (NCES) verilerine göre, 2020 sonbaharında ABD’deki lisans öğrencilerinin yaklaşık %75'inin en az bir dersi uzaktandı. Ayrıca tüm lisans öğrencilerinin %44'ü yalnızca uzaktan eğitim alıyordu.

Lisans düzeyinde en az bir uzaktan eğitim dersine kayıtlı öğrenciler, 2020 yılında pandemiden önceki sonbahara göre %97 artış gösterdi. Tamamen uzaktan eğitim alan lisans öğrencilerinin sayısı 2020 yılında 2019’a göre %186 artış gösterdi. Diğer veri kaynakları da benzer rakamlara işaret ediyor.

Dijitalleşmenin Akademik Başarıya Etkisi

"Covid-19 Sırasında Öğrenci Davranışlarındaki Değişiklikler" başlıklı bir StuDocu anketine göre Hollandalı, Alman ve ABD'li öğrencilerin yaklaşık yarısı Covid-19, sosyal izolasyon ve uzaktan eğitimin yaygınlaşmasının, üniversitelerinin dijitalleşmesinde olumlu rol oynadığını düşünüyor.

Hollandalı ve Alman öğrenciler, eğitim kurumlarının dijital dönüşüm süreçlerinde önemli gelişmeler kaydettiğini düşündüğünü ifade ediyor. Ankete katılan her üç ülkedeki öğrenciler öğretmenlerinin dijital becerilerinin gelişebileceğine inanmakla birlikte çoğu öğrenci, öğretmenlerinin becerilerini yükseltmelerine gerek olmadığına inanıyor.

Ankete katılan öğrencilerin çoğunun 2020 güz ve bahar dönemini uzaktan eğitim alarak geçirmesine rağmen, tamamen uzaktan bir akademik deneyim yaşamayı isteyip istemeyecekleri konusunda şüpheleri devam ediyor. Dikkat çekici bir diğer detay ise Alman öğrencilerin %60'ından fazlası ve Hollandalı öğrencilerin yarısı, pandeminin genel akademik performansları üzerinde olumsuz bir etkisi olduğunu bildirmeleri olarak öne çıkıyor.

Buna göre çoğu öğrenci, çevrimiçi ve fiziksel sınıfları birleştiren hibrit bir eğitim biçimini tercih etmeye daha yatkındır.

İklim Değişikliği ve Çevrimiçi Öğrenme

E-öğrenmenin, iklim değişikliği üzerinde olumlu bir etki yaratması da dahil olmak üzere birçok faydasının çok önemli olduğu kanıtlanmıştır. Kampüse günlük olarak gidip gelmeyen ve ise daha az sıklıkta gidip gelen öğrenci ve personel, enerji ve kirlilik tasarrufu sağlar. Kağıt yerine elektronik metinlerin ve diğer dijital kaynakların kullanılması karbon ayak izini azaltır.

Gelecekte Bizi Neler Bekliyor?

Çevrimiçi eğitimin geleceği için çok umutlu konuşmak mümkün. E-öğrenme pazarı 2019 yılında yaklaşık 200 milyar dolarlık bir değere sahipti. Bu değer 2026 yılına kadar yaklaşık 400 milyar dolara ulaşacak. Diğer veriler, pazarın 2022-2028 tahmin döneminde %20'lik bir bileşik yıllık büyüme oranında (CAGR) değerleneceğini ve 2021'deki 315 milyar dolarlık değerin üzerine çıkacağını tahmin ediyor.

Uzmanların öngörüsü şu şekilde:

·        Küresel e-öğrenme pazarının 2026 yılına kadar 200 milyar dolar büyümesi

·        Avrupa e-öğrenme pazarının 2024 yılına kadar 28,36 milyar dolar büyümesi

·        ABD e-öğrenme pazarının 2024 yılına kadar 21,64 milyar dolar büyümesi

Son Sözler

Öğrenme artık eski moda tekniklerle sınırlı değil. Çoğu öğrenme türü artık çevrimiçi olarak gerçekleşebilir durumda. E-öğrenmenin geleceğin eğitim şekli olmasına yönelik tahminler de tam olarak bu nedenden dolayı yapılıyor. 

Veri görselleştirme, görev ve zaman yönetimi araçları sayesinde e-öğrenmenin daha erişilebilir hale gelmesi, sektörün gelecekte gelişeceğini gösteren bir diğer faktör olarak öne çıkıyor.